28 Mayıs 2010 Cuma

vee Sex and the City 2

Yolu Berlin'de Erasmus'a düşmüş, hasbelkader kendini Berlin'in güzide bir köyü olan Schalchtensee'de bulmuş kızlar grubu olarak dün ilk gününden Sex and the City'e gittik, bu anı bekliyormuşuz:) Sanki yapacak hiçbir şey yokmuş gibi, beni bekleyen dağlarca ödevi elimin tersiyle itip sinemaya koştum resmen. Yalnız Sex and the City'nin bende böyle bir etkisi ve derslerimle bir organik bağı var. İlk filme de finallerin çıkışında gitmiştim, sabahlara kadar October Revolution, demokrasi, milliyetçilik akımı, sosyalizm çalışmış ve 3 saat boyunca son finalini yazmış yorgun bünye, sınav sonrası gidilen birinci filmde sıfırlamıştı kendini bir yerde, böyle bir kafa boşaltmak yoktu. Final zamanı kim bilir kaçıncı kez ve komple sezonlar halinde izleme ritüelime girmiyorum bile...
Dün de, Orta Doğu ödevi yazılmak için beni beklerken Sex and the City'nin bana Orta Doğu'dan el sallamasını tercih edip boşalttım kafayı ki bu haftasonu aşırı yüklemeyi kaldırabilsin. Yine de Orta Doğu'nun peşimi bırakmamasını da ayrı bir ironi olarak bir köşeye koyuyorum.
Filmi anlatmak niyetinde değilim, kızlar "gitsin görsün gülsün" diyorum. Uzun zaman sonra kalabalık ve de beklentiyle gidilen bir filmden oldukça zevk aldım. Deli gibi güldüğüm yerler oldu, çok çok eğlendim haliyle. İlk filmine göre çok daha başarılı buldum ayrıca, ilk film bu kadar komik değildi. Samantha'yı özüne döndürünce eski havasına kavuşmuş Sex and the City.

ek: Her zamanki gibi ders çalışmamak için türlü gereksiz aktiviteler buldum kendime ve nette neler yazılmış film hakkında bir bakındım. Film gelmeden önce hakkında söylenenlerin, şu olacakmış bu olacakmış denenlerin hepsi yalan baştan söyleyeyim:)


ve de:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder