10 Mayıs 2010 Pazartesi

Ahoj!

Döndüüüm:)
Dün ölesiye yorgun olduğum için gelir gelmez kendimi buraya atamadım ama haftasonu gezerken bir yandan da neler yazsam diye geçirdim aklımdan. Bir kısmını kaybolmadan bir karta yazdım, o kart sahibine gönderilecek. Kalanı ise suya yazıldı sanırım o yüzden sadece en renkli anlar var şu an elimde yazacak...

Efenim Berlin'in soğuğundan kaçmanın ve tabii ki başlı başına tatile çıkıp yollara düşmenin heyecanıyla gittik Prag'a ama aşırı şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Hava en azından gündüzleri pırıl pırıldı, kısa kolluyla gezmenin dayanılmaz hafifliğini hatırladık Berlin'deki titrek hallerimizden sonra. Bir de tam zamanına getirip gitmişiz, cuma günü 2. Dünya Savaşı'nın bitişi kutlanıyordu. Bunu kendimizi birden Senato binasında müzik-bira-yemek üçlüsü arasında bulunca, yanımda oturan -ve müthiş İngilizce bilen- yaşlı teyzelerden öğrendik. Hepsi de savaşı yaşamış -ki bu sene 65. yılı savaşın bitişinin- teyzelerin amcaların birayı bulup kafa olmaları ve hatta bir teyzenin kendi çapında swing yapması ise boşa değilmiş meğer efem. Yanımdaki hala normal teyze "Ooo enjoy yourself, everything is free of charge today!!" deyince; ne, neden, nasıl gibi soruları bırakıp "hurraa beleş buldun ye ve iç" aksiyonuna daldık. Berlin'deki adıyla "Pfannkuchen", Almanya'nın geri kalan kısmındaki adıyla ise "Berliner" ve bira için teşekkürler Çek meclisi:) Cumartesi de savaşın resmen son bulduğu gün ve resmi tatildi. Meydana epey uğraşıp sahne kurdular ama akşam 8 gibi toplandı hepsi. "Bu mudur?" diye söylendik ama restoranlarının da 8'de kapandığını ve sizi aç bıraktığını düşününce çok da mantıksız değil sanırım. Ayrıca artık Prag'da da jazz dinledim havam batsın cümlesini kurabildiğim için de teşekkürler Prag:)

Dün de epey gezindikten sonra ben ayacıklarımı Prag'da bir yerlerde bırakmış (Jazz dinlemiş olabiliriz ama hala öğrenciyiz her yere yürüyerek gittik haliyle. Zaten metrosunu kullanmaya çalıştığımızda da scyavzjkfey tarzı kelimeler arasında kaybolup durduk.) ve ayaklarım yerine 2 yastık ya da fil ayağı bağlamışken geri dönüş için yola koyulduk. Elimizde kalan Çek Koruna'larını ise birleştirip ne yapalım ne yapalım diye dolandık ve en son 3 Fransız + 2 Türk konseptimize uygun şekilde, üstünde 5 tane matruşka olan bir iğne alarak tüm Çek paramızı bitirdik. İğneyi de bölüşüp kendimize bir "Puppchenfamilie" yarattık. Şansıma ortanca çocuk çıktım, bakalım hadi hayırlısı... Şaka bir yana sevimli ve neşeli bir grup olduk, aramızda Almanca konuşarak multikultinin dibine vurduk. Minik matruşkadan daha iyi bir hatıra olamazdı herhalde bu geziden. Ha tabii bir de artık Fransızca navigasyonu da sökmüş olmamın verdiği gurur, bizim çok eğlenceli bulduğumuz "la tribu de Dana" şarkısı ve 200'e yakın fotoğrafla beraber...







4 yorum: