Bir haftadır yazmak isteyip de bir türlü yazamadıklarımı içimde patlamamaları için şimdi toptan yazmaya karar verdim. Yalnız hepsini aynı başlık altına atmak haksızlık olacaktı o yüzden ayrı ayrı yazmak istiyorum hepsini. Belki bugünün tarihiyle pek çok başlık olmuş olacak böylece ama en azından hakkını vererek kelimelere döktüğümü hissedeceğim bir şekilde. Tarih sırası da aynen kalıyor zaten...
1996'dan beri her yıl mayıs ayında düzenlenen ve bu yıl 21-24 Mayıs tarihlerine denk gelen Karneval der Kulturen geçen haftasonumuzun tamamını kapladı, iyi de etti. Cuma, cumartesi karnaval için kurulan sahnelerin önünde dans etmekle, pazar ise Hermannstraße'den başlayıp Yorckstraße'de son bulan ancak bizim Yorckstraße'deki 4-5 saatlik kısmına katıldığımız "Straßenumzug"da dans etmekle ile geçti. Karnavalda kurulan ve incik boncuk, giysi miysi, kültürel çağrışımı olan her türlü eşya satan standları biraz pahalı buldum ve bizde yazlık bölgelere kurulan tezgahların biraz daha geniş kapsamlısına benzettim açıkçası. Yine de berlin'in kesinlikle böyle renkli bir pazara ihtiyacı vardı, Mauerpark'taki Flohmarkt bir yere kadar idare ediyor çünkü, sonrasında kasvet basıyor insanları ve kendilerini bira-kokteyl-karaoke üçlüsüne vuruyorlar. Cuma-cumartesi kısmına dönersek, daha çok Balkan müzikleri çalan sahnenin önünde takılmayı tercih ettik, grubun çoğunluğunun Türk-Yunan olmasından da kaynaklı olabilir tabii bu durum ama herkesin Akdenizli olduğunu düşünürsek bir yerden yakalıyor onları da 9/8likler:) Böylece multikulti olarak halay çekip ve sirtaki yapmamızdan sonra, multikulti olarak roman havası, zeybek, misket de oynamış olduk, ucundan horon da denedik bakalım dans yelpazemiz daha ne kadr genişleyecek?
Pazar günü ise iyice çocukluğumuz tuttu, "parade" havasına kaptırdık kendimizi, yüzümüzü boyadık ve geçit töreni sırasında (çok resmi geldi kulağa birden böyle ya neyse artık) bir konvoyun arkasından diğer konvoyun arkasına attık kendimizi, utanmadan sokağın sonuna gelince "Burada bitti başa dönüp diğerlerinin peşine takılalım yeniden" deyip başa bile döndük. Salsamız da Afrika tamtamlarımız da eksik kalmadı kültür kotamızı doldurduk. Bir de sanırım kısa süreli ünü de yaşamışız orada, Berlin'de olduğumuz şu kısacık zamanda kimleri tanıdıysak hepsi görmüş bizi o gün saçma sapan şekillerde dans ederken, hatta resimlerimiz bile çekilmiş. Erasmus'tur ne yapsa yeridir diyor ve geçiyoruz efem...
Son olarak yine Ebru'dan tespitler diyorum,
1) Berlin'in karnavala ihtiyacı varmış bunu anlamış olduk. Karnaval olunca Berlin de rengarenk bir şehir olabiliyormuş meğer, insanlar menopoz havası kasvetini üzerilerinden atabiliyormuş ve hatta menopoz havası bile gaza gelip yarım günlüğüne de olsa ısınabiliyormuş- tabii ki acısını sonradan çıkarmak üzere...
2) Yabancılardan çok hoşlaşmadığı bir gerçek Almanya'nın, ama bir kez daha gördüm ki bu ülkeyi -başkentinde yaşadıklarıma ve diğer yerlerini de az çok görmüş olmama dayanarak genelleme yapma hakkımı kullanıyorum- yabancılar ve yabancı kökenliler eğlendirip doyuruyor. Yani yabancılar olmasa eğlence biter, ki hadi bunu çok önemsemediler diyelim, aç kalırsınız vallahi currywurstlar çıkar içinizden o derece...
3) Bu da benden erkeklere, kız gözüyle bir tavsiyedir: Dans etmek için pek çok seçeneğiniz var, ne bileyim zeybek olur, halay olur, vals olur, tango olur her kültürden biraz oturaklı dans örnekleri bulunabilir. Yalnız çok rica ederim elektriğe tutulmuş gibi garip danslar, tekno figürler filan yapmaya kalkışmayın gözünüzü seveyim, berbat bir sonuç çıkıyor ortaya zira...
ve resimler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder