31 Mayıs 2010 Pazartesi

"örovizyon"

Berlin'in havasından bıkmış, çoktan sıla hasreti çekmeye başlamışken oldu olacak iyice gurbetçiliğin dibine vuralım, hep beraber oturup "örovizyon" seyredelim dedik dün. Yurttaki restoranımsı diskomsu A18'de canlı vereceklerini öğrenip küçük Akdeniz grubumuzla geçtik eurovizyon karşısına.

Eurovizyon'un bütün klişelerini yerine getirdik böylece bu sene de, hiçbiri içimizde kalmadı çok şükür:P 1 euroluk oy bile kullandım gurbet psikolojisiyle, maksat eğlence olsun, laf olsun torba dolsun. Alman birası ve Türk marketinden alınan çekirdeklerin eşliğinde izledik diye mi sıralama böyle oldu bilemem ama fena da olmadı belki, yazık pek bir hazırlanmıştı Almanlar çünkü. Puanlar açıklanırken birkaç kez "Georgia"nın okunuşunu "Germany"e benzetip kelimenin sonu gelmeden çığlıklar attıkları, Gürcistan olduğu anlaşılınca da bir sessizleştikleri oldu ki, biz çok eğlendik bu anlarda. "Almanya ilk 8'e girerse sürpriz var." dedikoduları çıktı sonra, birinciliğin açıklanmasıyla birlikte de Alman partilerinin vazgeçilmezi haline gelmiş olan "Klopfer"ler ve marakas ile disko topu şeklinde anahtarlıklarla dolu koca koca sepetler dolaştırdılar. Hep beraber -hep beraberden kasıt yaş gruplarıdır, koca koca amcalar teyzeler gelmişlerdi bir ara, villalarının televizyonu mu çekmiyordu nedir?- Klopferlerimizi hep birlikte tak tak vurup içtik, anahtarlıkları da dönünce yıllardır içine tek bir yeni anahtarlık atmadığım, bir köşede unuttuğum koleksiyonuma atarım artık. (Ahh ah dönünce..)

Öte yandan Eurovizyonla Alman milliyetçiliğinin hortlamasını da gördüm dün, Dünya Kupası'na neler yapacakları konusunda endişelenmeye başladım. Yani biz de savaş kazanmış gibi sevinmiştik tamam da e o bizim ilk seferdi, yıllarca manasız çabalarla, gazlarla hazırlanıp sonra yine dibe vurmanın etkisiyleydi. Açıkçası bizden başka -ya da bizim gibi Avrupa'ya kıyısından köşesinden dahil olmuş ülkeler dışında- Eurovizyon'u bu kadar ciddiye alan yoktur derdim ama bu "enternasyonal" Erasmus ortamında gördüm ki, gayet de ciddiye alınıyormuş hala. Bir de daha sonra Ege ve Ceyda'nın evinde, bir grup marjinal takılan Alman kızın, "Papa'nın Alman seçilmesi gibi bu da öyle işte, aslında normalde hiç alakan olmaz ama Alman oldu diye sevinirsin." deyişlerine bile tanıklık ettim ya; tuhaf çok tuhaf...

not: Bugün deli gibi dolu yağdıran Berlin'e benden 12 puan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder