14 Şubat 2010 Pazar

aşk dediğin...

Duygusallaştım biraz akşam akşam... Bugün, onu henüz yeni kaybetmişken ve onsuz ilk sevgililer gününü yaşarken, sevgilisinin mezarına çiçek götüren adama saygı duruşunda bulunmak istiyorum.

Duyunca insanın içi bir tuhaf oluyor. Ancak içinde acıdan başka şeyler de var bu tuhaflığın... Sevgi, en önde geleni örneğin... Ve sonlara inat sonsuzluk... Her güzel şey bitermiş derler ya hani, bazıları bitmezmiş mesela, devam edermiş yaşamaya. Ve gelecek ve umut ve umutsuzluk... Bayağı karışık anlayacağınız. Madalyonun iki yüzü var. Birinden hala sevgiye inanan insanlar bakıyor bize, diğerinden hayatın acımasızlığı... Hem gözyaşı var hayatta hem mutluluk... Bir de "umutluluk"

...
Hani ıssız bir yoldan geçerken
Hani bir korku duyar da insan
Hani bir şarkı söyler içinden
İşte öyle bir şey

Hani eski bir resme bakarken
Hani yılları sayar da insan
Hani gözleri dolar ya birden
İşte öyle bir şey, işte öyle bir şey
...

1 yorum: