9 Mart 2010 Salı

Q klavyeyi sevmek...

Bugün en yeni "açılımımız" f klavye haberini okuyunca yazın staj yaparken f klavyeyle cebelleştiğimiz günler geldi aklıma. İlk başta diğer stajyer arkadaşlarımla dalgaya almıştık hatta bu klavye işini. "Bak beyin jimnastiği olur böyle f klavyeyle yazmak, beynimizin alışkanlıklarını zorlarız." diyerekten başta biraz denedik, şans verdik kendisine ama nafile. Yazı yazarken parmaklarımızdan çok harflerin nerede olduğunu arayan gözlerimiz yoruldu, sinir stres sahibi olduk, saç baş yolduk ve de yazılması gereken şeylerde de bir arpa boyu yol alamadık. Sonunda değiştirdik f klavyeyi q ile de herkes rahat etti.

O yüzden haberde "f klavye ile Türkçe yazı akıp gidiyor" diye okuyunca, bizim hiçbir yere akamayan yazılarımızı düşünüp düşünüp güldüm. Hele hele "q klavye Türkçe'ye ters" (bizi bozar abi!!) ifadesini görünce daha da çok güldüm. Meğer bugüne kadar q ile hep Japonca yazmışım ben de haberim yokmuş. Hatta bir yerde "Türkiye'de klavyeler Türkçe olmalı!" diye sloganımtrak bir şey daha gördüm ki dağıldım. Sanırım zaten bu klavyelerin q da olsa Türkçe karakterler eklendiği için Türkçe klavye özelliğini kazandığından bihaber yöneticilerimiz de varmış, bu şekilde öğrenmiş olduk.

Demem odur ki, yapmayın etmeyin f klavyenin bulunabilirliğini artırın ama okullardaki klavyelere dokunmayın. Dünyada en yaygın olanı q sonuçta illa ki ileride bir yerde q klavye çıkacak o çocukların karşılarına. Benim bu yaz f klavyeye paralel evrenden gelmiş gibi baktığım duruma düşmesinler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder