Bugün iyice farkına vardım ki bünyesi bürokratik işlemleri kaldıramayan bir politika öğrencisiyim, bir kez daha çelişkiler içindeyim. Yine de bütün sevimsiz kağıt işlerini, konsolosluk-bölüm-ofis koşturmalarını ruh sağlığım için bir kenara bırakıp bu koşturmalar arasında aklımda kalan, gözüme takılan güzel detayları yazıyorum şimdi...
1)Bugün ben de kabullendim ki bahar ve baharla birlikte "Boğaziçi için çim vakti" gelmiş. Kabul edesim yoktu pek çünkü biliyorum ki bahar moduna girersem 10 gün sonra çıkması çok zor olacak ama çimler üstünde güneşlenenleri de görmezden gelmek zor. Ne yapalım artık, beni bu güzel havalar mahvetti deriz yine...
2)Baharın gelişiyle papatyalarım da açmış her yerde ama erguvanlar özletti kendini, yetişemeyeceğim bu gidişle onlara...
3)3 dil bilen sahibinin kasada durduğu Konak Köfte'miz kapanmış, Hazal Ana oraya taşınmış ama rivayete göre de el değiştirmiş zira hala esas Hazal Ana'da "tadilat var" yazmakta. Bakalım dönüşte okul çevresi yemek yerlerini ne hale gelmiş bulacağım?
4)3 yıldır hiç kafamı kaldırıp bakma zahmetine katlanmadığım için bugün fark ettim, Güney Kapı'nın yanından aşağı inen sokağın adı Akaygen imiş...
5)ÖSS (ya da ismi ne olduysa) yaklaştı yine okula müze misali lise gezileri başladı. Yaşlanıyor muyuz yoksa bizi lisede hiç böyle boş gezilere götürmezlerdi ondan mı bilmem geziye gelen lise gruplarına genel bir tahammülsüzlük var bende. Bugün de hava o kadar güzel olmasına rağmen öbek öbek liselileri görünce asosyalliğim tuttu kendimi Orta Kantin'e kapadım. Ve huzur doldum. Kapalı ve boş mekanın kerameti değil, kantinde dünyayı sallamaz tavırlarla kaloriferin üstünde yan yatmış, bacaklarını gelişigüzel açmış mışıl mışıl uyuyan kediyi görünce huzur doldum. Kedi uykusundan öte bir huzur ve kedilerin boşvermişliğinden öte bir mutluluk yok:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder