Şuna eminim ki stres bana yaramıyor. Bir yandan gelecek sınavın özetini yetiştirme, bir yandan yarınki sınava çalışma telaşı ve şu anki duruma göre ikisini de yetiştiremiyor olmanın verdiği sıkıntıyla barut gibiyim. Bu zamanlar iyice kireç rengini alan yüzümün her yanından sivilceler fışkırmaya başladı yine... Dünden beri suratım beş karış asık, saç baş dağılmış, homur homur homurdanarak dolaşıyorum etrafta. Hani civarda küçük bir çocuk filan olsa ve beni görse rahatlıkla elindeki kitaplardan fırlamış bir cadı sanabilir, zaten dediğim gibi saçlar da müsait...
Vize-final dönemleri insanlıktan çıkarıyor hepimizi o gerçek. Bütün bu tempoya rağmen hala eli yüzü düzgün dolaşan, uykusuzluktan gözleri çizgi haline gelmemiş, gözlerinin altına morluklar yerleşmemiş olanlarımızı ise çoktan bir insanüstü varlık, bir übermensch olarak kabul ediyorum, takdir ediyorum, hayranlıkla izliyorum...
Madem bu gecemin adı American Foreign Policy, bari havaya uyalım, konseptimizden çok uzaklaşmayalım. Ama şu kasvetli havayı biraz dağıtayım diyorum. Müziğin yanına hareket de gelmeli... Müzik, dans, tempo... Mazzarie'ye sevgilerimle, West Side Story'den America gelsin bakalım.
ps: Go on guys! :P
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder