"Love Parade" kavramını, organizasyonunu ya da her neyse işte onu ilk duyduğumda lise hazırlıktaydım. Lise yıllarının kabus Almanca kitabı Moment Mal!'den bir bölümdü benim için... Benim için Love Parade, suyu çıkarılarak yapılan sınavda bütün sınıfın dökülmesi demekti. Üstünden yaklaşık 8 yıl geçmiş de olsa, hemen hemen hepimiz hatırlarız o sınavdan kaç üzerinden 1 aldığımızı hala (16), tıpkı sınıfın en yüksek, efsane notunu (42) hatırladığımız gibi... Love Parade lise yıllarının nefret anlarından sadece biriydi. Erasmus için Berlin'e geldiğimde 17. Juni Straße'nin ne zaman yakınından geçsem ya da konusu açılsa yüz ekşitme sebebiydi.
İşte tam da bu Berlin'de Erasmus münasebetiyle ve yine oldukça münasebetsiz bir şekilde yine hayatıma girdi Love Parade bu akşam... Yaşanan izdihamdan dolayı ölenler olduğunu dün öğrenmiştik dün gerçi. Ama benciliz işte, yakından duymayınca, acısı yakına gelmeyince inanmıyoruz sanki ya da gerektiği kadar sarsılmıyoruz belki de. Yaklaşık 1 saat önce ölenlerden birinin, bi ev arkadaşlarımızın Münster'de Erasmus yapan arkadaşı olduğunu öğrendik. Ve evet sarsıldık... Biz de Erasmus'uz, oraya gidenler arasında bizim de arkadaşlarımız vardı... Ya da aslında Berlin'de yapılsa son birkaç yıla kadar olduğu gibi, bir ihtimal biz de orada olacaktık. Hadi o olmadı, burada az mı gittik böyle festivale, Karneval der Kulturen senin 1 Mayıs benim derken? Aslında ne kadar çok şeyi kılpayı kaçırıyoruz hayatın akışında, belki de kılpayı yaşıyoruz çoğu kez hatta...
Elena'nın arkadaşı kurtulamadı bu kez kılpayı. Aynı yaştaydık oysa, yaşayacağı daha çok şey vardı. Evine dönmesine 1 hafta kalmıştı. Son bir kutlama yapmak istemişti sadece belki de. Ve şimdi... Kimseye yakışmıyor ölüm ya, hele de böylesine diyecek bir şey bulamıyor insan. Çok bile dedim aslında ama yetmiyor. Love Parade benim için sözün bittiği yer artık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder