Son hız İstanbulum'a kavuşmuş durumdayım, pek bir mesudum efem. Berlin gerçekten bir masaldı sanki, gerçekten yaşandı mı şüheye düşüyorum bazen. Orada edindiğim arkadaşlar dürtüyor mesajlarıyla da gerçek olduğuna emin oluyorum tekrardan... Bir de arada bir serbest çağrışımla gözümün önüne gelen Berlin anıları var tabii, güldüren, gülümseten...
İstiklal'de bir büfe görünce Dirk geliyor mesela aklıma. İlk ayki kabus evimin karşı komşularından -evin üyelerinden biri haline gelmiş bir komşu(!)- Dirk'in anlattığı İstanbul maceralarından bir sahne... Şöyle ki, Dirk birkaç yıl önce o zamanki sevgilisiyle birlikte kızın Erasmus'ta tanıştığı Türkleri ziyarete İstanbul'a gelir. Anlattıklarından çıkardığıma göre Beşiktaş ve Nişantaşı civarlarında konaklayarak ve hali hazırda İstanbullular tarafından gezdirilerek son derece kaymak bir tatil geçirirler. Bir gece kahramanlarımız İstiklal'de tek başlarına o bar senin bu bar benim şeklinde gezip eğlenirler ve haliyle kafalar bir dünya olur. Ama bu kadarı onları kesmemiştir, o halde bira aramaya başlarlar. Çok da zor olmaz, hemen bir büfenin önünde bulurlar kendilerini ve fakat büfeciyle ne konuşacaklarını bilememektedirler, zaten bilseler de hatırlayacak durumda değildirler. Bu gelgitler içinde Dirk büfeciye hatırlayabildiği tek Türkçe cümleyi söyler: "Şu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak, sarımsaklamasak da mı saklasak?" Büyük ihtimalle bir turistten bunları duyunca hayatının şoklarından birini yaşayan büfeci, gülme krizini atlattıktan sonra (Dirk'in deyimiyle "er hat kaputtgelacht" zira) iki birayı kahramanlarımıza uzatır, para filan da almaz. Öte yandan bu durum İstanbul'u konu mankeni turistlerimizin gözünde "rüya şehir" yapmaya yetecektir.
Meraklıları için söyleyeyim Dirk yarım yamalak da olsa hala bu tekerlemeyi söyleyebiliyor- en azından yaklaşık 5 ay önce söyleyebiliyordu... Anlamını da biliyor... Ben ise İstiklal'de gördüğüm büfelerde bu hikayeyi hatırlıyorum artık. Sonrasında muhteşem WG'min de aklıma düşmesini engellemek için başka şeyler düşünmeye yönelsem de:)
Hani derler ya, "bu da böyle bir anımdır" işte.
bana da döndkten sonra ben hiç gittim mi? sorusu oluştu kafamda, sanki hiç gitmedim gibi geliyor neden bilmiyorum , unutmak istediğimden mi :P hahaha
YanıtlaSilben de burda birine bir tekerleme ögreticem.
YanıtlaSilhanimiş: mission impossible :D
:D:D
YanıtlaSildene bakalım "şemsi paşa pasajında sesi büzüşesiceler" :P