Durumum özetle bu işte. Yazmadım etmedim diye kayboldum sanmayın efem. Tembeldim sadece...
Yazın ilk bölümü çılgın bir dönemin yorgunluğunu atmakla geçti. Sonrasında bir şekilde tatil de yalan olunca iyice serdim kendimi yazın ikinci bölümü de o yayışla geçti.
Tatil olmayınca ben de Rumeli Kavağı'na vurdum kendimi de en azından azıcık denize girmiş oldu bünye, ah İstanbul'un her yerinde denize girilebilse hayat bayram olsa hayıflanmaları da yanında geldi tabii...
Onun dışında aylak günlerimde ne zaman açsam karşıma çıkan ve zamanla stockholm sendromuna bağlayan "doktorlar kanal"a da ne desem bilemedim, sayesinde topluca/toplumca şizofren olup kendimizi doktor sanmamıza az kalmıştı zira. Zaten bir yandan da sevgili midemle kavga kıyamet halindeyiz iyice havaya sokuyordu insanı. Neyse bu ara basketbol, voleybol derken kurtulduk kendisinden iyice sıyırmadan şu master da bir başlasa artık iyi olacak yoksa gidişim gidiş değil.
Ev basmasından kaynaklanan uyku hali başladı yine bakın, en iyisi gidip kıvrılayım ben yine bir köşede...