3 gün 3 gecedir mezuniyet telaşında ve öncesinde de birkaç günü hazırlık peşinde geçirdikten sonra nihayet olduk biz. Mezun olduk.
Kep atma töreninden aklımda kalacaklar bizim bölümün pankartının unutulması olmasına rağmen yılmayıp yürüyüş sırası için sıkıştığımız çalılık kılıklı yerde duruma el koyarak pankartı "Küresel ve Uluslararası İlişkiler"den el yordamıyla olması gereken "Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler"e çevirmemiz ve akabinde gelen ne menem bölümmüşüz demek ki bizi unutmuşlar hissi olsa da... Hocalarımız törene gelmeye tenezzül etmemiş olsa da... Uzun konuşmalar, saçma konuşmalar, o konuşmaların içine giren "Hong Kong'a giderken bavula konan ekmekler", "Bu okulda çok çınar var" ile başlayan Wikipedia çınar ağacı bilgileri ya da uzayıp giden "Selam olsun!!"lar duygusallıktan değil sinirden bizi ağlama noktasına getirse de... Diploma töreninde birbirini alkışlayan tek bölüm ve fakat bu arada en oturmak bilmez yaramaz çocuk havasında bölüm olduğunu da gösteren tek bölüm olsak da... Diplomalarımızı alma şeklimize çok bayılmasak da...
Boğaziçi bizim evimizdi 4 yıldır. İçinde türlü mutluluklar, sıkıntılar, üzüntüler yaşadığımız, saçmalıklar yaptığımız ve çimlerinde yata yata büyüdüğümüz yerdi. Ben iki yıl daha bu evde olacağım evet. Ama eskisi gibi de olmayacak tabii. "Those were the days" demeyi bilmek gerek şimdi. O güzel günlere katkısı olan herkese iyi ki varsınız demek de gerek. Seviyorum sizi bilin demek gerek.
Çok duygusal olduysam takılmayınız bana efem. Lisede yaşayamadığım mezuniyeti doya doya ve daha anlamlı şekilde yaşıyorum günlerdir ondandır. Okulun bitimiyle etraftan peş peşe duyulan evlilik planları ve hatta baloda şahit olunan evlenme teklifinin ardından "ya biz hakikaten büyüdük ya böhüüü" etkisi de olabilir o ayrı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder