Arkası yarın dedikten sonra yarını baya ertelemiş oldum, ama 2010'un hatırı kalmasın bende, yazısını da bitirelim tam olsun.
Ne demiştik, 2010 büyümek olduğu kadar yaşlanmaktı da aynı zamanda. İkinci yarısı hastanelerde, yoğun bakımlarda tekrar hastanelerde ilaçlardı solunumdu, beslenmeydi, yaraydı diyerek geçti. Yaşlanmak nasıl olur çat diye çarptı yüzüme, anneanneciğimin "benim yaşıma gelin anlarsınız" sözünden ne kastettiğini gösterdi bize. Şahsen fazla uzun yaşamak istediğimi sanmıyorum artık, bizim neslin şimdiden ne kadar çürük olduğuna bakarsak ne 90ına gelmiş benimkinden dinç bünyeye sahiplerden olabilirim ne de hastalansam da anneannem gibi dirençli çıkabilirim büyük olasılıkla. Tıp ilerledi masallarını duymak istemiyorum yoğun bakımda tanıştığımız o borularla makinalarla dolu hayatları da istemiyorum. 2010'un bana öğrettiklerinden biri de şu dünyada yeterince yaşayıp demir almak günü gelince zamandan tık diye gitmenin nasıl muhteşem bir şey olduğu sanırım. Normal uzunlukta, mutluluğu bol hayatlar diliyorum herkese...
Neyse efem. Mecazi yaşlanmamıza gelince... Ruhumuz da yaşlandı 2010'un ikinci yarısında kısmen hastalıklar, kısmen suyumuzu çıkaran dersler kısmen de 6 ay kaldı ne olacak bizden kaygıları yüzünden. Haftada en az 2-3 gece sabahladığımız ve hep bir yere yetişmeye çalışıp tam olmayacak derken ucu ucuna yetişmemiz yıprattı hepimizi. Okul bitse de önümüzü görsek havaları boğdu bizleri. Ve bu tempoda, yılbaşı gecesinden önceki 3 gece üst üste sabahlamış biri olarak yeni yıla evde, sakin, çekirdek aile modunda ve saat 21:30 itibariyle salondaki kanepenin üzerinde kedi moduna geçmek suretiyle televizyon karşısında girdim, ayıp olmasın diye 12'yi edip 1-1:30 gibi yattım uyudum, çok mesudum! Demek ki, uyku biraz uyku bütün istediğim buydu sözleri doğruymuş. Kimse yaşlılık falan demesin içimdeki kediyi keşfettim, hayatı yemek ve uykuya bağladım 3 gündür huzura erdim! Eh hadi bakalım yeni yıldan ilk isteğimi daha ilk saatlerinde aldığıma göre daha büyük isteklerimiz için 2011'e umutla bakabiliriz, iş var bu yılda anladım ben:)
Not: Yalnız televizyon programları çok tırttı bu sene efem olmuyor olmuyor. Paranıza yazık bir film koysanız vallahi daha makbule geçerdi. Yine de yılbaşı gecesine damgasını vuran tv insanı olarak bir yeni yıl klişesi "yeni yılın ilk bebekleri silsilesi"ne farklı bir bakış açısı getiren ve yeni yılın ilk bebeğinin babasına "Bundan önceki çocuğunuz da mı o yılın ilk bebeğiydi?" diye soran muhabiri seçtim. İlk bebeği yakalamak için hastanede bekleme azmi bir tarafa bu soruyu düşünen kafayı kutlar ne içtiyse aynısından isterim! :P
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder